Bugün, 22 Mayıs 2025 sabahı Ege Denizi adeta uyanmış gibiydi. Art arda gelen depremler, bölgenin yer altındaki dinamiklerini bir kez daha gündeme taşıdı. Saat 06:19’da meydana gelen ve revize verilere göre 6.1 büyüklüğündeki deprem, sabahın sessizliğini yerin kilometrelerce altından yükselen bir uyarı gibi bozdu. Ardından gelen irili ufaklı sarsıntılar, bunun tesadüf olmadığını gösterdi.

Kısa sürede aynı bölgede meydana gelen 3.0, 3.4, 3.5 gibi onlarca artçı sarsıntı; bir fay hattının yeniden nefes aldığını, enerji boşalttığını ya da belki de daha büyük bir hareketin öncüsü olduğunu düşündürüyor. Özellikle Girit Adası çevresi, 60–80 kilometre derinlikteki depremlerle yer kabuğunun içinde ciddi bir gerilme yaşandığını açıkça ortaya koyuyor.

Türkiye deprem ülkesi. Bu artık bir klişe değil, hayatımızın bilimsel bir gerçeği. Her yeni sarsıntı, bu gerçeği hatırlatıyor. Ne var ki toplum olarak hatırlamamız gereken sadece depremin büyüklüğü değil; hazırlıklı olup olmadığımız.

Bugün Ege kıyılarında yaşayan binlerce insan “Hissedilmedi mi?” diye sordu. Belki bazıları için sadece bir haber satırıydı, belki birkaç kişi merakla AFAD verilerine göz attı. Ama sormamız gereken asıl soru şu: Bu bir uyarıysa, biz ne kadar hazırız?

Depremler engellenemez. Ancak can kayıpları, hasarlar, acılar azaltılabilir. Bunun tek yolu, yerel yönetimlerin ciddi önlemler alması, yapı stokunun gözden geçirilmesi ve bireylerin bilinçlenmesidir.

Ege Denizi sessizce uyardı bugün. Girit'in güneyinde başlayan titreşimler belki kıyılarımıza kadar ulaşmadı ama bize bir kez daha "Unutmayın, ben buradayım" dedi.

Bu mesajı duymazdan gelmek, gelecekteki her sarsıntının bedelini ağırlaştırmak olur.