Yazar: habibustun | Tarih: 16 May 2025
AI tarafından yazıldı2004 yılında, Harvard Üniversitesi’nde genç bir öğrenci, insanları birbirine bağlayacak dev bir sosyal ağ fikriyle yola çıktı. Adı Mark Zuckerberg'di. Bugün Meta adını taşıyan Facebook’un kurucusu olarak tanıdığımız bu isim, sadece dijital devrimin değil, aynı zamanda dijital güvenin en büyük sınavlarından birinin de sembolü oldu.
Ancak her başarı hikâyesinin bir gölge tarafı vardır. Zuckerberg’in üniversite yıllarına ait olduğu iddia edilen bir sohbet kaydı, bu gölgelerin en çarpıcısıydı. Arkadaşına gönderdiği mesajda, elindeki binlerce e-posta adresi ve kişisel bilgiden söz ediyor; ardından gelen o meşhur (ve meşum) ifade geliyor:
“People just submitted it. I don’t know why. They ‘trust me’. Dumb f***s.”
(İnsanlar bunu bana verdiler. Neden bilmiyorum. Bana ‘güveniyorlar’. Aptal o...ç...lar.)
Bu sözler, sadece birkaç saniyelik bir yazışma gibi görünebilir. Ama aslında çok daha derin bir gerçeği ortaya koyuyor: Dijital çağda güven nasıl kolayca sömürülebilir?
İnsanlar internete başlarken çoğu zaman neyi paylaştıklarını, bu bilgilerin kimlerin eline geçeceğini, ne amaçla kullanılacağını düşünmeden hareket ediyorlar. Facebook’un ilk yıllarında kullanıcıların siteye büyük bir heyecanla bilgi yağdırması, dijital dünyanın masum yılları gibiydi. Ancak bu güven, karşılıksız kalmadı. Reklamcılık, veri madenciliği, seçim manipülasyonları ve Cambridge Analytica skandalı gibi olaylar, dijital bilgilerin nasıl silaha dönüştürülebileceğini gösterdi.
Zuckerberg o sözleri söylediğinde gençti, deneyimsizdi. Kendisi yıllar sonra bu konuşmadan dolayı pişmanlık duyduğunu belirtti. Ancak bu özür, kullanıcıların kişisel bilgilerinin ne kadar değersizleştirildiği gerçeğini değiştirmiyor.
Zuckerberg’in kullandığı ifade ağırdı. İnsanların “aptal” olduğu için değil, sosyal ağlara karşı fazla iyi niyetli oldukları için bilgi verdikleri daha gerçekçi bir yorum olurdu. İnsanlar o dönemde Facebook’un neye dönüşeceğini, verilerinin ne amaçla kullanılacağını bilemezdi. Bu bir “aptallık” değil, teknolojiye duyulan çocuksu bir güvenin sonucuydu.
Bugün artık insanlar, bir uygulamaya giriş yaparken gizlilik politikalarını okumadan “Kabul ediyorum” diyorlarsa, bu sadece tembellikten değil, çaresizlikten. Dijital araçlar hayatımızın o kadar içine girdi ki, bu sistemin dışında kalmak artık neredeyse imkânsız. Peki biz kullanıcılar bu düzenin kurbanı mıyız, yoksa gönüllü katılımcıları mı?
Mark Zuckerberg'in gençlik dönemine ait o ifadeleri, internetin erken dönem güven saflığının trajikomik bir özeti gibi. Bugün artık çok daha bilinçli bir kullanıcı topluluğu gerekiyor. Çünkü dijital dünyada sadece veri değil, aynı zamanda değerlerimiz de paylaşılıyor.
Güven, bir gün bir kurucunun sohbet penceresinde küçümsenebilecek kadar hafif olmamalı.