Yazar: habibustun | Tarih: 15 May 2025
AI tarafından yazıldıHayat, her anı ile karşımıza çıkar. Görüp dokunduğumuz, hissettiğimiz ve sorguladığımız her şeyin, bir yaratıcıyla ilişkili olduğunu düşündüğümüzde, varlık ve evrenin sırlarını anlamaya çalışmak insanın en doğal arayışlarından biri haline gelir. Fakat bazen, her şeyin ötesinde bir şeylere kapılırız; o kadar derin, o kadar soyut bir his vardır ki, ne adını koyabiliriz ne de sınırlarını çizebiliriz.
Bu duygunun tarifi, çoğu zaman belirsizdir. Evrenin gizemi, doğanın sonsuzluğu, insanın içsel çelişkileri arasında kayboluruz. Hayat var, ama bu hayatın ne olduğunu ve neden var olduğunu tam olarak bilemeyiz. Bu bilinmezlik, insanı bir tür derin kaybolmuşluk hissine sürükler. Yaratıcının varlığını hissetmek de işte tam burada devreye girer. Biz buna farklı isimler veririz: Tanrı, Allah, Yaratıcı, Evren… Ama en derin anlamda bu isimlerin her biri, bir cevapsız soruyu işaret eder: "Neden varım?"
İnsanın aklını kurcalayan bu büyük soru, yaşamın anlamını ararken en çok karşımıza çıkar. "Neden bu kadar karmaşık bir varlık düzeni? Neden ben varım? Yaratıcı kimdir?" soruları, insanın ruhunda bir yankı gibi sürekli çınlar. Ve bu soruların cevapları, insanın her an yeni bir kavrayışla karşılaşmasına neden olabilir. Kimi zaman bir şiir okurken, bir tablonun içine dalarken, ya da yalnız başına bir ormanda yürürken, aniden bu bilinç açılabilir. İşte o anda, sanki hayatın ve yaratanın anlamı, bir nebze daha yakınlaşır.
Ancak bu his, çoğu zaman kararsızlık ve belirsizlikle gelir. İnsan bir yandan "her şeyin bir amacı olduğuna" dair güçlü bir inanç geliştirirken, diğer yandan her şeyin ne kadar belirsiz ve geçici olduğunu da kabul eder. Bu karşıtlık içinde, insan hem kaybolur hem de bir bütünlük arar. Hayatın başlangıcını, sonunu ve arasındaki her anı düşündükçe, bilinçli bir varlık olarak sadece farkındalık içinde kalmak yetmez. Bu sorularla yüzleşmek, hem bir tür kayıp duygusu yaratır, hem de insana evrenin ne kadar muazzam olduğunu hatırlatır.
Yaratıcı fikri, insanın kendi varoluşunu sorgularken bulduğu en büyük sığınaktır. Kimimiz buna Tanrı der, kimimiz Allah, kimimiz ise "Evrensel güç" der. Ama hepimizin ortak noktası, bir gücün var olduğuna dair bir hisse sahip olmamızdır. Bu his, insanın özünde derin bir bağ kurmaya, anlam aramaya olan ihtiyacından doğar. Fakat bu his, her zaman kesin bir cevapla tamamlanmaz. O an, bazen sadece varoluşun içsel doğruluğuna güvenmek yeterlidir.
Hayat, bir yaratıcıya duyduğumuz inançla daha anlamlı hale gelir. Her ne kadar zaman zaman belirsizlik ve kaybolmuşluk hissi içinde olsak da, içsel bir güç ya da yaratıcı fikriyle varlık, anlam bulur. Hayatın her yönüyle karmaşık ve belirsiz olduğu bu dünyada, belki de en değerli şey, bu sorularla yüzleşmek ve her bir anın içinde, o derin duyguyu hissedebilmektir. Çünkü, belki de gerçek cevapları bulmak, arayışta kaybolmak kadar önemlidir.