Haritayı Çizenler, Kardeşliği Bozanlar: Emperyalist Oyunlar Üzerine

Yazar: habibustun | Tarih: 15 May 2025

AI tarafından yazıldı


Sınırlar cetvelle çizildi, kanla boyandı.

Ve o sınırların içindeki halklar, asırlardır aynı sofrada ekmek böldükleri kardeşlerine artık "öteki" demeye başladılar. Bu sadece bir coğrafyanın trajedisi değildir. Bu, emperyalizmin sessiz ama acımasız elinin bir milletin kalbine sapladığı hançerdir.



Emperyalist ülkeler sadece toprak işgal etmezler. Zihinleri işgal ederler. Tarihi değiştirirler, dostu düşman gösterirler. Adına barış dedikleri şeyin arkasında petrol, strateji, silah ve kâr vardır. Ve geride kalan: parçalanmış halklar, susmuş diller, sürülmüş hafızalardır.



Bugün Türkiye’nin, Ortadoğu’nun ve İslam coğrafyasının yaşadığı birçok acının, çatışmanın, bölünmenin kökünde bu oyunlar yatar.





Emperyalist Strateji: Önce Böl, Sonra Sat, En Son Yönet


Hiç düşündünüz mü?



  • Neden Osmanlı dağıldıktan sonra yüz yıl süren savaşlar, darbeler, isyanlar ve kardeş kavgaları hiç bitmedi?

  • Neden Kürt meselesi bir türlü çözülmüyor?

  • Neden her 10 yılda bir askeri darbe oluyor, her 20 yılda bir anayasa değişiyor?

  • Neden Müslümanlar, birbirinin kanını döküyor da emperyalistlere tek bir taş atmıyor?


Cevap basit: Çünkü böyle planlandı.



1916’da imzalanan Sykes-Picot Anlaşması, yalnızca Ortadoğu haritasını değil, halkların kaderini de parçaladı. Kürtler dört parçaya ayrıldı; Araplar kendi içlerinde bölündü; Türkler yalnızlaştırıldı. O günden sonra her isyanın arkasında dış güçler vardı; her "reform" adı altında, yeni bir vesayet sistemi kuruldu.





Emperyalizmin Maskeleri: Özgürlük, Demokrasi, İnsan Hakları


Bugün emperyalist ülkeler işgal için tankla gelmiyor. Onlar artık:



  • STK’larla,

  • dijital medya ile,

  • ekonomik yaptırımlarla,

  • ve vekil örgütlerle geliyorlar.


Bir ülkeye önce ekonomik kriz sokarlar. Sonra "demokrasi" adı altında halkı ayaklandırırlar. İktidarı devirmek için sokakları karıştırırlar. Sonra gelirler ve "barış gücü" adıyla o ülkeye üs kurarlar.



İşte Irak… İşte Libya… İşte Suriye…



Hani özgürlük gelecekti? Hani halklar demokrasiyle buluşacaktı?

Bugün bu ülkelerin her biri harabeye dönmüş durumda. Çünkü emperyalist için bir halkın huzuru değil, sadece kendi çıkarı vardır.





Türkiye Üzerinde Oynanan Oyunlar


Türkiye, sadece bir ülke değil, bir modeldir. Batı’nın gözünde tehlikeli olan şey, bu halkın uyanmasıdır. Çünkü Türkiye uyandığında:



  • Müslümanlar yeniden birleşir.

  • Doğu'nun sesi yükselir.

  • Mazlumlar umutlanır.



İşte bu yüzden Türkiye’nin içindeki her fay hattı, emperyalistlerin masa başında bir kozudur:



  • Kürt-Türk çatışması: Ayrılık isteyen örgütler desteklenir. Barışa karşı provokasyon yapılır.

  • Alevi-Sünni gerilimi: Mezhepsel fay hatları sürekli kaşınır.

  • Laik-dindar ayrımı: Medya ve sosyal medyayla toplum kutuplaştırılır.

  • Ekonomik istikrarsızlık: Dış yatırım, sıcak para ve döviz üzerinden ekonomik baskı uygulanır.



Hepsi birer "demokrasi", "özgürlük" projesi ambalajında sunulur. Ama sonu hep aynıdır: istikrarsızlık, kaos, yabancılaşma.





Ne Yapmalı?


Bugün bize düşen şey, dış düşmanlara kin beslemek değil; içerdeki zayıflıklarımızı görmek ve onları kapatmaktır. Emperyalizmin girmesinin tek yolu, içerideki boşluktur. Cehalettir, taassuptur, kardeşini tanımamaktır.



Kürt kardeşim, Türk kardeşim; birbirine sırt dönerseniz, emperyalist sizin sırtınıza biner.

Alevi kardeşim, Sünni kardeşim; birbirinizi Allah için sevmezseniz, şeytan sizi birbirinize düşman eder.



Unutmayın: Bu coğrafyada barışın geleceği, dışarıdan değil, içeriden doğar.





Son Söz: Uyanmak İçin Daha Kaç Kayıp Lazım?


Artık uyanmalıyız. Bir asırdır oynanan bu oyunu görmek, sadece siyasi bir bilinç değil; bir vicdan borcudur.



Mazlumların gözyaşını, Batı'nın kameraları değil; Doğu’nun uyanan aklı silecek.

Filistin de, Diyarbakır da, Halep de, Kerkük de ancak birlikle ayağa kalkabilir.




Ve unutma:
“Kardeşinin kim olduğunu unutursan, düşmanını da tanıyamazsın.”



Geri Dön